kanal d haberin missipi köprüsü'nün çöküş haberini şaşkınlık, hayranlık ve bunların defalarca katı yoğunlukta başka ve tanımlanmaz duygular eşliğinde izledim. elbette bir insanlık dramının orta yerinde kahkaha atacak değilim. hislerim bambaşka.
jenerik o karmaşık duygular anında bir türlü çıkaramadığım ama enfes bir bestecinin elinden çıktığı hemen anlaşılan klasik müzik ve köprünün çöktüğü ilk dakikalarda amerikan ajansları tarafından bütün dünyaya geçilen fotoğraflarla akmaktaydı. sanki felaket senaryolarıyla kurgulanmış bir macera filminin dramatik çözüm sahnelerinin fragmanını izliyormuş hissine kapıldım. fotoğraflar adeta hollywood'un izleyiciyi avcunun içi gibi bilen görüntü yönetmenlerinin elinden çıkmışcasına sanatsal,müzikle örtüşen ve insanı derinden yakalayan karelerden oluşuyordu.
elbette hislerimi tarif ederken şaşkınlık kelimesini kullandım. bütün dünyaya teknoloji satan, yetinmeyip denetleyen abd bir anda şaşa kalmıştı. belkide en çok abd'nin şakınlığına şaşırmıştık. o süper güç henüz 40 yıllık yıkık köprüsüyle kalakalmıştı.
ama benim en çok şaşırdığım şey bu kadar kısa sürede bu anı dünyanın başına gelmiş en büyük felaketmiş gibi gösterebildikleri. zira bana ırak'ta ölen yüzbinlerce insanı bir anlıkta olsa unutturabildiler, bazıları köprüde ölmüş olsalar bile.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder